Çapoğlu, restorasyon çalışmasının Milli Saraylar İdaresi'nde çalışan restorasyon ve konservasyon işlerinde tecrübeli uzman kişiler tarafından yapıldığını kaydetti.
Restorasyonun yaklaşık 8 yıl önce başladığını ifade eden Çapoğlu, şu bilgileri verdi:
"Restorasyon çalışmaları kapsamında genellikle ahşap aksamlar yenilendi. Burada ahşap iki yönde kullanılmış. Yük taşıyıcı eleman olarak, bir de mekanı süsleme amacıyla. Dolayısıyla burada röleve, resüsyon çalışmaları sırasında hasar gören ortamlar tespit edilmiş, özellikle de yük taşıma elemanları yenilenerek ama mekanın özgünlüğü korunarak bu hale getirilmiştir. Herhangi bir şekilde yapının özgün elemanlarına zarar verecek, özgünlüğünü ortadan kaldıracak bir müdahale söz konusu değildir."
Köşkün açılması için net bir tarih olmadığını dile getiren Çapoğlu, "Biliyorsunuz bu mekan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nün Anadolu Yakası'ndaki ayaklarının altındadır. Mekanın restorasyonu tamamlanmıştır ve müze olarak kullanılması planlanıyor. Ancak buranın müze olarak açılması için emniyet tedbirlerinin alınması gerekmektedir. Onun için idaremiz bu konuda bir takvim belirleyerek, daha sonra açılacağı tarihi ilan edecektir. Mutlaka bu mekana bir fonksiyon kazandırılarak, müze şekline dönüştürülmesi planlanmaktadır. Buradaki inceleme tamamlandıktan sonra müzenin fonksiyonunun hangi şekilde olacağı belirlenecek." dedi.
Atların sağlıklı şekilde barınması için mekanın ilk yapıldığı zamanda önlemlerin alındığını ve tasarımların yapıldığının altını çizen Çapoğlu, köşkün neoklasik mimariye örnek olduğunu, Türk kültürüne ait izlenimleri taşıdığını ifade etti. Prof. Dr. Çapoğlu, köşkün içindeki tasarım ve figürlere ilişkin bilgi vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Duvardaki at figürleri orijinaldir, avizeler eğer dikkatli bakılırsa at gözünü andırır. Burada özellikle orijinal olarak günümüze erişmiş parçaların kaldırılması, yenilenmesi söz konusu değildir. Eğer bir zarar görmüşse, mesela ilk girişte seyis amiri imrahor odası vardır. Onun tavanında orijinal çizimler vardır. O çizimlerin altısı vahşi hayvan figürlerini tasvir eder. Bir tanesi Osmanlı saltanatına ait figürleri, diğeri de atla ilgili malzemeleri temsil eder. Dolayısıyla burada gördüğümüz her şey tarihi. Özellikle kapıların ve camların üstündeki çerçevelerde at nalı gibi bir figür var. Bu hem bir at kültürünü hem de o kemer yapısı yük taşıma noktasında mekanik yönden de bir tasarım faktörü olarak dikkatimizi çekmektedir."