Zamanın çok ilerisinde bir insan olan Leonardo Da Vinci insanlığın en büyük dahilerinden...

Leonardo Da Vinci hakkında çok ilgi çekici ayrıntılar

Örneğin, ateşi evrendeki en büyük güç saymıştır ve asıl adı Lionardo’dur. İsmi hecelere ayrıldığında her hece ateş anlamına gelir. Şöyle ki: li-on-nar-do. ‘Lion’ ateş grubunun burcu, ‘Nar’ Arapça'da ateş, ‘do’ da yine Eski Türkçe’de ateş anlamındadır.

Da Vinci’nin ölümünden sonra biz insanlara kalan belki de en önemli hatıraları meşhur not defterlerinde saklıdır. Enteresan olan ise notlarını sağdan sola ve tersten yazması. Bu da notlarını ancak aynayla okunabilir hale getirmiştir. Bu konudaki bir iddia solak olduğu için bu şekilde yazmayı tercih etmesidir.

Da Vinci anatomi konusunda yapmış olduğu çalışmalar sırasında dikkat çekmemek için genellikle gece çalışmayı tercih edermiş.

Da Vinci hayatı boyunca gökyüzü ile yakından ilgilenmiştir. Hatta en büyük isteği uçmaktır fakat maalesef dileğini gerçekleştiremeden ölmüştür. Göğü fethetme düşüncesi onu kuşlar üzerinde araştırma yapmaya iter. Kuşların havada uçarken iki ayrı hareket çizgisi oluşturduklarını gözlemler. Uçak, paraşüt, helikopter ve kanat tasarımı hava alanında yaptığı tasarımlardan sadece bazılarıdır.

Milano Düküne yazdığı ama gönderilip göndermediği kesinlik kazanmayan mektupta; savaş makinaları, saldırı ve savunma araçları, düşmanı kovalamak ya da kaçmak gerektiğinde kullanılabilecek hafifi köprüler, taşınması kolay hava topları, düşman saflarını yok edecek zırhlı araçlar ve alev püskürten aygıtlardan bahsetmiştir. Ayrıca mimarlık, suyun nakledilmesi ile ilgili projeleri de vardır.

Büyük deha sadece gökyüzü ile değil aynı zamanda engin sular hakkında da fikirler yürütmüş ve balıklar gibi insanların da su altında yaşayabileceğine dair düşüncelerden yola çıkarak ilk denizaltı projelerini geliştirmiştir.

Ana rahmindeki bebeklerin resimlerini çizdiği dönemde, Papa'ya şikâyet edilmiş ve üç ceset açtığı anlaşılmıştır. Daha sonra şehri terk etmek durumunda kalmıştır. Bu çalışmaları ile rahimdeki bebeğin hiç bilinmeyen bilimsel çalışmalarını başlatmıştır.

Kadavraları parçalayarak insan anatomisi üzerinde de çalışmalar yapmıştır. " Sadece damarların nasıl çalıştığının işlevini anlayabilmek için, on tane ceset açmak zorunda kaldım" diyordu Da Vinci notlarında. Yaşamı boyunca 30'u insan olmak üzere 100'ü aşkın kadavrada yaptığı anatomi çalışmaları sonucunda 779 anatomik çizim gerçekleştirmiştir.

Çıktığı bir yolculuk esnasında bir dizi ayrıntılı harita da hazırlamıştır. Çizdiği İmola kenti planı, Toscana, Emilia ve Romagna'nın fiziksel haritaları öylesine ayrıntılıdır ki; günümüz teknolojisi ile (uydu) hazırlanmış görüntülere neredeyse eştir.

Da Vinci sadece kendi döneminin dikkatini çekmemiştir. Ölümünden 500 yıl sonra Parapsikolojinin yaratıcısı Sigmund Freud onun hakkında şöyle diyecektir: “Hakikaten büyük Leonardo, yaşamı boyunca birden çok açıdan çocuk kaldı; aslında tüm büyük adamların çocukluklarının bir bölümünü saklı tutabildikleri de söylenebilir. O da yetişkin olduğunda bile oynamayı sürdürdü ve bu da onun çağdaşlarına çoğu kez garip ve anlaşılmaz görünmesinin bir başka nedeniydi.”

Da Vinci hakkında bu kadar yazdıktan sonra Marco Vitruvius’dan bahsetmemek olmazdı. Nasıl ki şu an bizler Da Vinci’yi kendimize örnek alıyorsak, Da Vinci’nin çalışmalarını incelediğimizde de Vitruvius etkisinden bahsetmeden geçemeyiz. Vitruvius, insan bedeninin sahip olduğu ideal bir orantıdan bahsetmiş ve ayrıca, sanattan anlamak için onun doğasına inilmesi gerektiğini savunarak, doğadaki uyum ile sanat eserlerinin kalıcılığı arasında ilişki kurmuştur. İnsan vücudunun ideal oranı Altın Oran’ın (Oranlar Kanunu), Leonardo’nun birçok çalışmasında önemli bir yeri vardır. İnsan vücudu ve evren arasında anatomik bir bağ kuran Leonardo’nun yukarıdaki eskizinde, karenin “maddesel” varlığı, dairenin ise “ruhsal” varlığı sembolize ettiği, bir nevi insanoğlunun farklı iki yönünü çizimine yansıttığı gibi görüşler öne sürülmektedir.

Da Vinci yaya ve taşıt trafiğini ayırmayı teklif eden ilk kişidir.

Leonardo Da Vinci’nin yaşamı boyunca insanlığa bıraktığı gizem dolu çok şey olsa da ölümüne dek yanından ayırmadığı, her gittiği yere beraberinde götürdüğü ve ölümünden günümüze onun sembolü olan Mona Lisa tablosu sanıyorum ki içlerinde en dikkat çekeni. Peki, nedir bu tabloyu bu kadar değerli kılan buyurun ona bakalım şimdi de. Zihinlerdeki ilk soru işareti tablodaki şahsın kim olduğudur. Bu konuda hâlâ tartışılmakta olup, esrarengiz Mona Lisa’nın kimliği ya da edinilebilecek bir bilgi konusunda bilimsel çalışmalar devam etmektedir Leonardo’nun bu eserinde figürün arkasında uzanan manzaranın gittikçe soluklaşması, buğulu bir ton alması, üstadın bir buluşudur. Böylece o zamana kadar yalnızca çizgi perspektifiyle sağlanan derinlik, Leonardo’nun “sfumato” diye tanımladığı bu yeni buluşla, diğer eserlerine de daha inandırıcı bir boyut kazandırmış olup sanat camiasında bir ilke imza atmıştır.
OGÜNhaber