Nesiller arası sürekli değişen ve gelişen kültürümüz ya gelişimimize ışık tutuyor ya da bizi geriletiyor. Kültürlü olmakla, olmaya çalışmak arasında fark olduğunu da unutmamak gerek elbette.

Popüler kültür ağı

Türk Dil Kurumu’nun tanımından da anlaşılabileceği üzere, popüler kültürün genel manası, dönemlik meşhur olan davranış biçimleri, müzikal eserler, kitaplar, kıyafetler gibi unsurların o dönem içinde yaygınlaşması ve tüketilmesi hali durumudur. Yani, üretkenliğin sınırlı kaldığı, kalıcı olamayacak ancak yaşandığı döneme etki edebilecek unsurların bütünüdür.

Tüketim çılgınlığını da beraberinde getiren popüler kültür; üreten bir toplum yerine hızlıca tüketen bir toplum haline getiriyor bizleri. Moda olan yeni bir giyim tarzı, yeni çıkan bir şarkı, yeni bir yiyecek... Bu gibi çoğu şey özenme sonucu meydana çıkan ve sürdürülmesi, yapılması şartmış gibi algılanan şeyler. Halbuki bizler içimize sinen şey üzerine yoğunlaşsak, başka ağlara dolanmasak belki de daha iyi hissedeceğiz. O halde toplumun dayattıkları uğruna kendimizden uzaklaşmamamız dileğiyle.

Özellikle 20. yüzyılda etkisini gösteren ve toplumsal modernleşmenin yan etkileri arasında sayılabilecek bir kavramdır popüler kültür. Sosyalleşmenin etkisiyle çığır açan bu kavram, gün geliyor öyle bir hal alıyor ki bizleri özümüzden uzaklaştırmaya yetiyor. Elbette durağan olmak iyi bir şey değil, elbette gelişmek gerek, ne de olsa değişmeyen tek şey değişim demişler. Ancak her şeyin fazlası olduğu gibi benliğimizden uzaklaşmak da ait olamama gibi sorunlar doğurabiliyor.
OGÜNhaber