Molfix, 'Hayat Bağım' projesiyle anne ve bebek arasında güvenli bağlanma, bebeğim gelişim alanlarında farkındalık oluşturmak, yenidoğan bakım ünitelerine kuvöz, solunum cihazı gibi ekipman desteği sağlamak üzere yola çıktı.

'Hayat Bağım' projesi ile 1 yılda 5 bin anneye ve 350 ebeye ulaşılacak.

Molfix, Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü desteği ve Bebek Ruh Sağlığı Derneği ortaklığında 'Hayat Bağım' projesini hayata geçirdi. Projede 1 yılda 10 ilde 5 bin anne ve bebeğine, 350 ebe-hemşireye ulaşılması hedefleniyor. Proje, erken ve sağlıksız doğan bebeklerin hayata sevgiyle bağlanabileceği ve annelerle bebeklerin arasında güvenli bağlanmayı ve bebeğin gelişimiyle ilgili annelere farkındalığı vurguluyor. Ayrıca, projede yenidoğan bakım ünitelerine kuvöz, solunum cihazı gibi ekipman desteği sağlanıyor.

Konu ile ilgili düzenlenen toplantıya Hayat Kimya Türkiye Genel Müdürü Enes Çizmeci, Hayat Kimya Strateji ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Aysel Aydın, Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pınar Bayhan ve Bebek Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Dr. Elif Göçek ve Bebek Ruh Sağlığı Derneği'nden Prof. Dr. Aylin İlden Koçkar katıldı. Toplantıda proje hakkında bilgiler paylaşıldı. 
 
"5 bin tane anneye ve 350 ebeye eğitim ve psikolojik danışmanlık veriyoruz"
 
Proje hakkında bilgi veren Enes Çizmeci, "Bu proje ile şu anda 10 ilde 10 tane hastaneye ekipman desteği sağlıyoruz. Öte yandan, 5 bin tane anneye ve 350 ebeye eğitim ve psikolojik danışmanlık veriyoruz. Bunlar annenin, bebeğe sağlıklı bağlanması üzerine verdiğimiz eğitimlerdir. Özellikle kanguru bakımı ve ten temasının önemini anlatıyoruz. Bebeğin hassas döneminde hayata daha iyi bağlanabilmesi için annesiyle nasıl bir ilişki kurması gerektiğini hem ebelere hem de annelere gösteriyoruz. 2020 senesinin sonun kadar 10 il sayısını 15 ile çıkarmayı hedefliyoruz" dedi. 
 
"Psikolog aracılığıyla erken doğum ya da sağlıksız doğum yapmış annelere destek veriyoruz" 

Proje aslında 3 aşamadan oluştuğunu aktaran Aysel Aydın, "İlk aşamada; bebeğin hayatta kalmasını sağlamak için solunum cihazı, vantilatör, sarılık cihazı gibi bir takım cihazları bağışladık. İlk etapta 10 ilde başlattık. İlleri seçerken de fırsat eşitliğinin sağlanmasına dikkat ettik. Her bölge temsilen bir il seçtik. Aynı zamanda da 'Anne Misafirhanesi' içindeki fiziki şartları, onların eğitim alabilecekleri, birbiriyle sohbet edebilecekleri ve kişisel bakımları gerçekleştirebilecekleri alanları iyileştirdik. İkinci aşamada; hocalarımızla bütün illerde psikolog aracıyla psikologlarımızı yetiştirdik. Bu psikologların ayda 2 kez bu hastaneler giderek erken doğum yapmış ya da sağlıksız doğum yapmış annelere eğitim vermesini sağlıyoruz. Üçüncü aşamada ise anne doğum yaptığından itibaren bebek ve annenin en fazla temasta bulunduğu hemşire ve ebelerin eğitimidir. Hemşire ve ebelerin eğitimini bizzat hocalarımızla birlikte bütün illere giderek gerçekleştirdik. Bu noktada hedefimiz ilk etapta 10 hastanede 1 yıl içinde 5 bin anneye birebir eğitim vermek. Toplam 350 tane ebe ve hemşireyi eğiterek onların bu projede devamlılığı sağlamaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu. 

"Anne eğitimlerinde kanguru bakım konusuna önem verdik" 

Projenin çocuk gelişimi ayağını yürüten Prof. Dr. Pınar Bayhan, "Projemizde çocuk gelişiminin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedik. Özellikle 0-3 yaş, bebeklerin gelişimsel olarak atak yaptıkları bir dönem. Aylara göre gelişim hızları her an değişebiliyor. Özellikle yoğun bakımda bebeği olan anneleri bu konuda uyarmak istedik. Çocuk gelişimi ve bebeğin gelişimi konusunda bilgilendirmek istedik. Bebeğin gelişimini sadece yoğun bakımdayken değil, taburcu olduktan sonra da izlemelerini destekledik. Yine çocuk gelişimi açsından en önemli noktalardan biri; annenin bebeğiyle gerek yoğun bakımda yatarken gerekse taburcu olduktan sonra nasıl etkileşime geçeceğini bilmesidir. Bunun için de anne eğitimlerinde kanguru bakım konusuna önem verdik. Bu, ten tene birliktelik dediğimiz; annenin, bebeği çenesiyle göğsü arasında yatırıp bebeğin rahatlamasını sağlamasıdır. Bunun yanı sıra bebeğin nefes almasını, gazkolik durumunu, bebeğin acı duymasını azaltmayı ve en önemlisi güvenli bağlamasını gerçekleştirmektedir" diye konuştu. 

Dr. Elif Göçek ise şöyle konuştu: "Bu projedeki hedefimiz, bebek ve ruh sağlığı üzerine toplumsal bilinç oluşturmak. Yani dünyada huzurlu bireyler olarak bir arada yaşamak istiyorsak bebeklere ilk yıllarında çok dikkat edip şevkat ve özenle yaklaşmamız gerekiyor. Artık biliyoruz ki; anneleri ile düzgün ilişki kurduklarında bebek beyni şekillenmeye başlıyor. Yani ilk 2 yılda bebek beyni 2 katı büyüyor. İlk 3 yılda bebek beyni yüzde 80 oranında şekilleniyor. Bu şekillenmeler sırasında bebeğin kendi duygularını düzenleme, akademik başarısı gibi her şey buna bağlı. Daha da önemlisi ileride kuracağı ilişkiler buna bağlı. Yani iyi bir eş mi olacak? Huzurlu bir iş arkadaşı mı olacak? Bütün bunların temeli ilk yıllarda atıyor. O yüzden bu proje bizim için çok önemli".
OGÜNhaber