Antalya’da aracının bagajından malzemeleri aldığı sırada kaza yapıp takla atan otomobilin çarptığı emekli öğretmen İsmail Elverir (61), feci şekilde can verdi.

Emekli öğretmenin acıyı ikiye katlayan son türküsü

Kaza sonrası sürücülerden Y. A. gözaltına alınıp ifadesinin ardından serbest bırakılırken, diğer sürücü R. B. ise sevk edildiği mahkemece tutuklandı. 1 ay tutuklu kalan R. B. ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Elverir ailesi ise karara itiraz ederek, R. B.’nin tutuklu halinin devamını talep etti. Elverir’in ölümü sonrası cüzdanından çıkan ve kendi el yazısıyla bir kağıda yazdığı ‘Tükendi Nakdi Ömrüm’ adlı türkü sözleri, yakınlarının acısını ikiye katladı. Kaza anıysa güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı.  

Üzücü kaza, 1 Temmuz Pazartesi günü Konyaaltı İlçesi 325 sokaktaki kontrolsüz kavşakta meydana geldi. Antalya’da yaşayan öğretmen kızı Ebru Elverir Diker’in yanına tatil için Konya’dan gelen emekli öğretmen İsmail Elverir, bir gün sonrası akşam saatlerinde eşi, kızı, damadı ve torunlarıyla birlikte Konyaaltı Sahili’nde denize girmek için yola koyuldu. Sahile yakın bir bölgeye gelen Elverir, aracını kontrolsüz kavşağa yakın bir bölgede yol kenarına park etti.  Bu sırada kontrolsüz kavşakta R. B. yönetimindeki otomobille, Y. A.’nın yönetimindeki otomobil çarpıştı. Çarpışmanın şiddetiyle R. B.’nin kullandığı araç takla atarak, o sırada aracının bagajından malzemeleri alan İsmail Elverir’e çarptı. İki aracın arasında sıkışarak ağır yaralanan Elverir, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kaza sonrası sürücülerden Y. A. gözaltına alınıp ifadesinin ardından serbest bırakılırken, diğer sürücü R. B. ise sevk edildiği mahkemece tutuklandı. 1 ay tutuklu kalan R. B. ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Elverir ailesi ise karara itiraz ederek,  R. B.’nin tutuklu halinin devamını talep etti. 

“Patlama sesiyle irkildik” 

Kaza anında babasının yanında olan İsmail Elverir’in kızı Ebru Elverir Diker (32), kazadan sonra ilk kez olayın yaşandığı yere gelerek o anları tekrar yaşadı. Gözyaşlarıyla olay anını anlatan Diker, “Geldiğinin ertesi günü denize girmek için buraya gelmiştik. Bir anda patlama sesiyle irkildik. Arabadan dışarı çıktığımda babam yerde yatıyordu. Çarpışan araçlardan bir tanesi ile bizim araç arasında babam sıkışmıştı” dedi. 
 
“Direksiyon hocalığı yapıyordu”
 
Babasının hayat dolu bir insan olduğunu ifade eden Diker, “Emekli öğretmen olduktan sonra yıllarca sürücü kurslarında direksiyon hocalığı yaptı. Trafikte çok dikkatli bir insandı. Kimsenin canını yakmaz, kurallara dört dörtlük uyardı. Karıncayı bile incitmekten çekinen bir insandı. Bu kadar adaya yıllarca eğitim verdikten sonra böyle bir kazayla ölmesi bizleri mahvetti. Denize girmeyi çok seviyordu. O gün de denize girmeye gelmiştik. Onu hayattan kopardılar. Kaza sonrası annem hastalandı, ben, eşim ve kızım psikolojik tedavi görüyoruz.” dedi. 

“Bu, trafik aracılığıyla işlenmiş bir cinayettir” 

R. B. adlı araç sürücüsünün bir polis memuru olduğunu ve kavşaktaki dur levhasına rağmen durmadığını ileri süren Diker, “Çok hızlı olduğu halde ifadesinde bunun tam aksini vererek, içerisinde çocuklarının olduğunu, dur levhasında durduğunu ve yavaşladığını söyledi. Birine asli kusur, birine tali kusur verildi. Ama biz her ikisinin de asli kusurlu olduğunu düşünüyoruz. Burası Konyaaltı sahil yolu ve hız limiti 40’tır. Ayrıca burada bir kavşağa girerken dur levhasında durmamak bir polisin yapacağı hata değildir. Ben bunu kabul etmek istemiyorum. Buna taksirli de demek istemiyorum. Bu, trafik aracılığıyla işlenmiş bir cinayettir.” diye konuştu. 

“İlk defa babasız bir bayram geçirdik”
 
Adli sürecin devam ettiğini aktaran Diker, konuşmasını şöyle sürdürdü: 
“Tali kusur alan araçtaki sürücü serbest bırakıldı, diğer sürücü gözaltında tutulmaya devam edildi. 25 gün sonrası Kurban Bayramı’ndan önce o da serbest bırakıldı. Onlar bayramda babalarına kavuştular ama biz ilk defa babasız bir bayram geçirdik. Avukatımız aracılığıyla bunun taksirli suç olmadığını, bilinçli olarak yapıldığını savunacağız. Trafik kazalarında yaya haldeki birisine çarpıp öldürüyorsanız, bu bilinçli işlenen suçlar denmesi gerekiyor. Ülkemizde maalesef trafik kuralları ve cezalarıyla ilgili caydırıcı cezalar yok. Bir insanın hayatını sonlandırmak 20-25 gün içeride kalmayı mı gerektiriyor. Geride kalanlar ne olacak? Biten hayat ne olacak? Bunun bir karşılığı olmalı. 
OGÜNhaber