Bilecik’in Kınık Köyünde bulunan 79 yaşındaki çömlek ustası Salim Yaşar, binlerce öğrencinin yetiştirmesinin yanı sıra 66 yıldır çamura şekil vermeye devam ediyor.

Çamura şekil vermekle geçen 66 yıl

Bulgaristan göçmeni olan 79 yaşındaki Salim Yaşar, 13 yaşında oturduğu baba tezgahında çamura şekil vermeye devam ediyor. Birbirinden farklı ürünler yapan Yaşar, yurt içi ve dışında binlerce çömlek ustasının yetişmesi içinde eğitim verdi. Çömlekçiliği ile meşhur olan köye gelen turistler, Salim Yaşar’ı ziyaret etmeden de köyden ayrılmıyor. Çamura şekil verirken ise Yaşar’ın tek vazgeçemediği şey ise radyosu. Sabah ezanı ile hamura şekil vermeye başlayan çömlek ustası, akşam saatlerine kadar tezgahının başında.

3 çocuğu 13 torunu olan çömlek ustası Yaşar, Kınık Köyünde mesleğin bir buçuk asırlık tarihi olduğunu söyleyerek, "Burası 1946 yılında kuruldu. Rahmetli babam açtı. Kınık Köyünün çömlekçilikle 150 yıllık geçmişi var. Kınık Köyünün nüfusu şu an 253. Burada yerleşenler aslında Bulgaristan’dan 1877-1878 yıllarında gelmişler. İlk gelenlerde benim atalarımdır. Bulgaristan’da Şakir isimli bir usta varmış. Burada ham maddesinin olduğunu duyunca oda geliyor. Bu şekilde burada başlıyor. Burada onların zamanında köyümüzün rakımı 845 imiş. O dönemde büyük çetin kışlar oluyormuş. Şakir usta, bizim mesleğimize hava şart diyerek, burada olmayacağından buraya 40 kilometre olan İnegöl’e iniyor. Orada bir süre yapıyor. Götürdüğü ham maddeyi birkaç kez gelip alınca, bakmış olmuyor yeniden buraya yerleşmiş" diye konuştu.

Farklı ülkelere giderek binlerce öğrenciye çömlekçiliği öğrettiğini ifade eden Salim Yaşar, "Çamur benim elime 13 yaşında ilk kez değdi. Babamın enseme vurduğu tokadın izleri hala durmaktadır. Bu gördüğünüz tezgahta başladım. Ben bir fiil devam ettim. 1969 yılında Almanya’ya gittim. 1984 yılında geri döndüm. İşimi devam ettirdim. 1992 yılına kadar şirketim vardı. Çalıştık. 1992 yılının sonunda gelen talep üzerine Vietnam’a gittim. Yaklaşık 5 yıl süreyle orada bu işin öğretmenliğini yaptım. 5 yılda yaklaşık 4 bin 5 bin kişiye bu işi öğrettim. İşimiz güzeldir. Türkiye’ye 1984 yılında plastiğin girmesi bizim işimizi etkiledi. Ama 35-40 yıl bir zamanda vatandaşlarımız toprağın kıymetini anladı. Be bu mesleğini sağlığım er verdiği sürece bırakmayı düşünmüyorum. Sabah namazı ile burası açılır. Mesleği öğrettiklerim de çalışmalarını sürdürüyorlar" dedi.
OGÜNhaber