Pembe bir düş şehri, Tokyo

Nisan ise hem Tokyo hem de tüm Japonya için çok özel bir ay çünkü sakura yani kiraz ağaçları Mart sonundan itibaren çiçek açarak tüm ülkeyi pembe bir bulut gibi kaplıyor. Sakuraların Japon kültüründe önemli bir yeri var, bu çiçekler adına festivaller düzenleniyor, turistler birkaç hafta kalan bu güzel çiçekleri görmek için Japonya’ya geliyor. Pamuk şekere benzeyen çiçekler şehrin sokaklarını, parklarını ve bahçelerini pembeye boyarken Tokyo’yu ziyaret etmek isterseniz, bu şehirde çiçeklerin büyüsüne kapılmaktan başka da yapmanız ve görmeniz gereken onlarca şey var! Ulaşım olanakları son derece iyi olduğu Tokyo’da ilk görmeniz gerekenlerden biri, şehri 451 metre yükseklikten kuşbakışı seyredebileceğiniz Tokyo Skytree. Aynı şekilde Tokyo Tower da, şehrin tam ortasında bulunduğu için mükemmel kuşbakışı manzaralar sunuyor. Tokyo’nun en önemli dini mekanlarından biri olan, İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken’e ithafen 1926 yılında inşa edilen Meiji Tapınağı ve 628 yılında inşa edilen, şehrin en eski budist tapınağı Sensoji Tapınağı mistik büyüleriyle, modern şehre bambaşka bir boyuttan gelmiş gibiler.

Şehirde sakura çiçeklerini görmek için gidebileceğiniz birçok park bulunuyor. Tokyo haritasının tam ortasındaki konumuyla dikkat çeken Kitanomaru Park şehrin en büyük parklarından. Park aynı zamanda 1590 yılında inşa edilen Imperial Palace‘a ev sahipliği yapıyor. Tokyo parklarının en ünlülerinden bir başkası ise bambu ağaçlarıyla ünlü Yoyogi Park. Shinjuku Gyoen de içindeki 1500 kiraz ağacıyla, sakura çiçeklerinin büyülü görüntüsünü hiçbir zaman unutamayacağınız bir bahçe. Tokyo’da filmlerden aşina olduğumuz, hızla hareket eden insan kalabalıklarının, sayısız ışıklı tabelanın ve kavşakların olduğu bölgeler Shibuya ve Shinjuku. Shinjuku’da bulunan Tokyo Metropolü Hükümet Binası’nın gözlemevinden uçsuz bucaksız şehir manzarasını ve Japonya’nın ünlü Fuji dağını rahatlıkla seyredilebilirsiniz. Harajuku da çılgın kostüm mağazaları ve ilginç giyimli insanlarla dolu bir yer. Çok eğlenceli bu bölgede dolaşırken hangi gezegende olduğunuzla ilgili şüpheye düşebilirsiniz! Asakusa ise iç içe geçmiş dar arka sokakları, kimono gibi çeşitli geleneksel eşyalar satan dükkanları ve eski binaları ile eski Tokyo’yu görebileceğiniz bir semt.

Doğa sporlarını ve açık hava aktivitelerini seviyorsanız, popüler trekking rotalarına ev sahipliği yapan Fuji dağında mutlaka yürüyüş yapmalısınız. Bu kadar gezip dolaştıktan sonra, Japonların şu ünlü mutfağının lezzetli yemeklerinden tatmanın vakti geldi! Usta şef Yoshihiro Narisawa’nın Tokyo restoranlar rehberinin ilk sıralarındaki restoranı, iki Michelin yıldızını doğadan ilham alınarak hazırlanan sıra dışı yemeklerine borçlu. Narisawa’nın, Japonya’ya özgü içerikler ile Avrupa pişirme tekniklerini birleştirerek yarattığı deneysel lezzetler muhteşem. Sadece dört masalı bu restoranda yemek yerken kendinizi şef Takazawa’nın onur misafiri gibi hissedebilirsiniz. Geleneksel Japon lezzetlerini seramoniler eşliğinde deneyimleyebileceğiniz Takazawa, Japon çay seremonilerine ve kaiseki geleneklerine göre düzenlenmiş bir oturma düzenine ve dekorasyona sahip.