Rusya Ekim 1999’da, 12 Mayıs 1997’de imzalanan barış anlaşmasını ihlal ederek Çeçenistan’a yeniden saldırdı.

Bir toplumun var olma savaşı, Çeçenistan

Çeçenistan sorununun kökleri Rus Çarlık Ordularının Şeyh Şamil liderliğindeki Çeçen güçlerini yenilgiye uğratarak Çeçenistan’ı Çarlık topraklarına kattığı 1859 yılına kadar uzanıyor.

1994 yılının Aralık ayında Rus askerlerinin Çeçenistan topraklarını işgal etmesiyle başlayan I. Çeçen-Rus Savaşı, 30 Ağustos 1996’da iki taraf arasında imzalanan Hasav-Yurt Anlaşması’yla sona erdi.

Savaş sonunda Rusya bir taraftan 5.000 askerini kaybederken, diğer taraftan 5.5 milyar dolar ekonomik maliyet ödemek zorunda kaldı. Çeçen tarafının ödediği bedel ise Rusya’dan daha büyük oldu. Rus saldırıları sonunda on binlerce Çeçen hayatını kaybetti ve ülkenin tüm altyapısı tahrip oldu.

Çeçen-Rus Savaşı’nın ardından Ocak 1997’de Çeçenistan’da yapılan başkanlık seçimlerinde, Mashadov %59.3 oranında oy alarak seçimlerden galip çıktı.

Rusya Ekim 1999’da, 12 Mayıs 1997’de imzalanan barış anlaşmasını ihlal ederek Çeçenistan’a yeniden saldırdı. Bunun birçok nedeni mevcut: Öncelikle, Rusya Çeçenistan’ın bu fiili bağımsızlığını toprak bütünlüğü için önemli bir tehdit olarak algılıyordu. Birinci savaşın ardından ortaya çıkan fiili bağımsız yapının bölgedeki diğer grupları harekete geçirme korkusu Rusya’yı daha donanımlı bir biçimde ikinci kez harekete geçirdi.

Moskova'da ve bazı büyük şehirlerde Rus istihbaratı tarafından gerçekleştirilen patlamaların sorumluluğu da Çeçenler üzerine atılarak bu işgalde gerekçe olarak kullanıldı.

O zaman Rusya başbakanı olan Vladimir Putin, Çeçenistan'ın Rusya toprağı olduğunu ve istedikleri şekilde müdahale edebileceklerini söyledi. Oysa Rusya 1996'da imzalanan Hasavyurt Antlaşması ile Çeçenistan'ın bağımsızlığını kabul etmişti. Dolayısıyla Rusya, Çeçenistan'a asker sokarak hem uluslararası anlaşmaları hem de Çeçenistan'la imzaladığı ikili anlaşmayı ihlal etmişti.

Rusya bu kez saldırılarını sivillere yönelik hava bombardımanları şeklinde yoğunlaştırdı.Çeçenlerle direk olarak yüzleşmekten çekinen Rusya sivil insanlara yapılan baskının mücadele edenler üzerinde bir baskı unsuru oluşturması ve teslim olmalarını sağlamasını ummaktaydı.

Ama hava saldırılarından hedeflediğini elde edemedi ve başkent Grozni'nin kapılarına kadar dayanarak Çeçen direnişçilerle direk karşı karşıya gelmek zorunda kaldı. Bu göğüs göğüse çatışmalar ise Rus güçlerinin beklemediği şekilde kayıplar vermesine yol açtı.

Savaş sırasında ortaya çıkan insan hakları ihlalleri çok sayıda örgüt tarafından belgelendi. 1999’da başlayan savaşta 17 bini çocuk olmak üzere 87 bin kişi hayatını kaybederken, 185 bin kişi yaralandı, 11 bin çocuk ise yetim kaldı.

Uluslararası insan hakları kuruluşlarının, Rus katliamından kaçan Çeçen mültecilerin durumuyla ilgili yaptığı incelemeler ve yayımlanan raporlar, Çeçenistan’da insan hakları ihlallerinin çok büyük boyutlara ulaştığını gösteriyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne göre Ağustos 1999’da Çeçenistan’da II. Çeçen-Rus Savaşı başlamadan önce 172.000 Çeçen evlerini terk ederek ülke içinde daha güvenli bir yere göç etmek zorunda kaldı.

Son savaşla beraber mülteci konumunda olan Çeçenlerin sayısı 500.000’e ulaştı. Çeçenistan’da ikinci savaşın patlak vermesiyle can güvenliği kalmayan ve asgari yaşam koşulları sağlanamayan siviller öncelikle karayolu erişiminin kolay ve akrabalık bağlarının güçlü olduğu İnguşetya’ya sığındılar.

Bu ülkenin dışında Gürcistan ve Azerbaycan ile Rusya Federasyonu içinde yer alan Kabardey-Balkar, Dağıstan ve Kuzey Osetya Cumhuriyetlerine yoğun bir mülteci akını oldu. Uluslararası Barış ve Adalet Vakfı’nın tahminlerine göre Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya dışında, Gürcistan’da 12.000, Ürdün ve Körfez ülkelerinde 6.000, Türkiye’de 5.500, Avrupa Birliği’nde 3.000, ABD’de 1.500 Çeçen mülteci bulunuyor.

OGÜNhaber