Toplantının açılış konuşmasını yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, her şeyden önce barışa yatırım yapılması gerektiğini belirterek, bankaların bölgede yaşayan insanlara 2. sınıf muamelede bulunduklarını söyledi. Bankaların bu tutumunun değişmesi gerektiğine dikkat çeken Baydemir, bu tutum değişmeden gelecek olan yatırım teşviklerinin istenilen başarının yakalanamayacağını kaydetti.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ise konuşmasına Kürtçe 'hoş geldiniz' diyerek başladı. Kendisinin Muşlu olduğunu hatırlatan Bakan Çağlayan, toplantıya hesap vermek için geldiğini söyledi. Bakan Çağlayan, "Ben hesap vermeye geldim. Teşvik sisteminde 1 yılda yapmış olduğumuz sistemle Türkiye nereden nereye geldi onları paylaşacağım. Teşvik sistemi sivil toplum örgütlerinin eseri. Siz istediniz biz yaptık. Çözüm sürecinin hastası olarak bu teşvik sistemi diğerlerinden farklı oldu. Yatırımcı barışa bakar, demir yoluna bakar. Çözüm sürecinin konuşulması ile birlikte huzurun ne olduğunu daha iyi kavramış olacağız. Çözüm sürecini bir Kürt vatandaşı olarak çok önemsiyorum.
Keşke 10 yıl önce başlasaydı. Başlatan başbakanın elinden öpseydim. Bu bir siyasi duruştur. Türkiye Kürt'ün ne kadar hakkı varsa Türk'ün o kadar hakkı var. Sünni’nin neyse Alevi'nin de odur. Malazgirt 1071 kardeşliğin başlandığı tarihtir. Malazgirt’te kürdün türkün kardeşliği 1071 birde başlamıştır. İster Türk ve Kürt olsun, yeter ki bu ülkenin beraberliğinden yana olsun, hepsi bizim başımızın üstünde yeri var. Çözüm süreci bunları bize sağlamaya başladı. Süreçle birlikte yatırımlar sel gibi akmaya başladı” dedi.
Baydemir’in bankalar konusunda dile getirdiği problemler konusunda haklı olduğunu kaydeden Bakan Çağlayan, "Bankalar konusunda dile getirmiş olduğunuz konularda haklısınız. Yağ çekmeyeceğini biliyorum. 6 yıldır bakan olarak tek lafımı esirgemedim. Faizlerin düşmesi önemliydi, bankaların tüketici kredileriyle birlikte. Önce Türkiye sonra şirketlerimiz. Bankaları ahlaka ve edebe davet ediyorum. Siz kalkıp Muş’ta Diyarbakır’da kredi verirken bu bölgenin arazilerinin ipotek etmeniz gerekir. Kredi verirken yüksek teminatların alınmasını doğru bulmuyorum. Eşit davranmalı. Diyarbakır iyi yaparsa iyi örnek yapamazsa kötü örnek oluyor. Bankalara buradan sesleniyorum. Siz de bir mertlik yapın. 6. bölgeye daha öncelikli ve daha düşük faizli kredi verin” diye konuştu.
“KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜLMESİ BİZE YENİ KAPILAR AÇACAK”
Teşviklerin üzerinden 1 yıl geçtiğini aktaran Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ise, Güneydoğu'da yaşanan sorunların anasının bir sorun olduğunu ifade etti. Bakan Eker, "Bizim sorunlarımızın anası bir sorundur. Huzur işin başıdır. Bütün sorunlarımızın kaynağı tek. O sorun çözüm süreci Türkiye'nin demokratikleşme ve sivilleşme yolu ile Kürt meselesini barış içinde çözülmesi bir çok alanda bize yeni ufuklar ve kapılar açar. Çünkü Diyarbakır’ın geride kalması bu temel sorunun bir süreci. Diyarbakır 1920’lerde Türkiye’nin sosyo ekonomik göstergeleri en yüksek iller arasındaydı. Türkiye’nin insanlarla birbiriyle sorunu yok. Türkiye’nin düzeninin ve sisteminin vatandaşlarıyla sorunu vardır. Biz cumhuriyet tarihi buyunca bunun ilk 25’ten 85’e kadar bizim sistemimiz içinde bir yara büyüttü. Bir yara geliştirdi. Bir sorun büyüttü. Yara kapalı ve hissedilmiyordu sadece sızı var ama görünmüyor. Dünya değişti, 85’den itibaren yara 30 yıldır kanamalı bir şekle büründü. 30 yıllık kanayan süreç Türkiye ile birlikte Diyarbakır’ın kan kaybetmesine neden oldu" şeklinde konuştu.
“TİCARET TEK BİR ŞEY İSTER O DA HUZUR”
Toplantıda konuşan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da yatırım ve gelişmenin önünde üç ana sıkıntının olduğunu belirterek, "Başbakanımızın ekonomiye ne kadar yatkın olduğunu biliyoruz. Bankacılık sistemine ilişkin bakış değişmeli. Finans sistemi bizim yanımızda yoksa bu nasıl olacak. Bölgede de sermaye bitmiş durumda. Bölgeye sermaye nasıl gelecek. Bankacılık sisteminden faydalanamayacak. Bunu anlamak mümkün değil. Hükümet banka sistemi üzerinde bu bölgeyi farklı, Türkiye’yi farklı ele alması kabul edilebilir değil. Eğer Türkiye’nin 81 ili bizim diyorsak öncelikle bu fikir değişikliğin banka sisteminde görülmesi lazım" ifadelerini kullandı.
Esas teşvikin huzur ortamı olduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, "Huzur olmadan hepimizin yaptıkları boşa gider. Huzur olmadan ticaret olmaz. Zengin olmak istiyorsak ticaretin önünü açacağız. Ticaret tek bir şey ister o da huzur ister. Çözüm süreci ile başlayan bu hedefi ve hırsı dün akşam ben gördüm. Son dönemde gelmeyen ilgi 1 ayda müthiş arttığını hep beraber görüyoruz. Çözüm sürecinde daha çok görev bize düşüyor. Aslında dünyada barışın mimarları siyasetçiler görünse de aslında barışın mimarları iş adamlarıdır. Almanya -Fransa arasındaki barışın mimarları yine işadamlarıydı. Diyarbakır önümüzdeki yıl bölgenin lojistik merkezi olacaktır. Bu bölgede girişimcilik ruhu var. Diyarbakır evliya, Şanlıurfa peygamberler şehri gibi turizm potansiyelimiz var” şeklinde konuştu.