Çin'de emlak sektörüne yönelik artan kaygıların ve enerji krizinin yaşandığı bir ortamda beklentilerin altında kalan veriler, ülke ekonomisine ilişkin son çeyrek beklentilerini de olumsuz etkilerken, politika yapıcıların üzerindeki baskı arttı.
Çin ekonomisi, yılın üçüncü çeyreğinde elektrik kesintileri, arz dar boğazları ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının olumsuz etkileri sonucu yüzde 4,9 ile son bir yılın en düşük büyümesini kaydetti. Ülkede büyüme hızı çeyreklik bazda yüzde 0,2 ile sınırlı kaldı, yılın 9 ayında ise yüzde 9,8 düzeyinde gerçekleşti.
Emlak sektörüne yönelik artan kaygıların ve enerji krizinin yaşandığı bir ortamda beklentilerin altında kalan veriler ülke ekonomisine ilişkin son çeyrek beklentilerini de olumsuz etkilerken, politika yapıcıların üzerindeki baskı arttı.
Analistler, enerji krizi ve emlak sektöründeki borç problemine ilişkin endişeler başta olmak üzere ekonomide daha fazla yavaşlama işaretlerinin, Çin Merkez Bankası'na (PBoC) politikaların gevşetilmesi yönünde bir baskı oluşturduğunu belirterek, bankalararası piyasada bol likidite sağlanması, altyapı gelişiminin hızlandırılması, kredi ve emlak politikalarında gevşeyici adımlar gibi aksiyonların alınabileceğini söyledi.
Bu yılın başında Çin hükümetinin, ülkenin uzun vadeli büyüme potansiyelini iyileştirmeyi amaçlayan yapısal reformlar için alan bırakarak yıllık yüzde 6'lık büyüme hedefi belirlediğini anımsatan analistler, bu durumun büyümeyi destekleyici yönde atılacak adımları geciktirebileceğini vurguladı.
Analistler, piyasada Çin ekonomisine ilişkin yıl sonu büyüme beklentilerinin yüzde 8 civarına indiğine dikkati çekerek, bu rakamın önceki beklentilerin altında kalsa da son 10 yılın en yüksek seviyesine işaret ettiğini söyledi.
"Çin için büyüme görünümü kasvetli olmaya devam ediyor"
Commerzbank Kıdemli Ekonomisti Hao Zhou, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'de büyümenin kendi beklentilerinin oldukça altında kaldığını belirterek, Kovid-19'un yeniden canlanması ve enerji sıkıntısının ekonomik faaliyetler üzerinde ağırlık kazandığını, emlak sektörüne yönelik endişelerin de hassasiyeti ve ilgili yatırımları negatif etkilediğini kaydetti.
Açıklanan verilerin hanehalkı harcamaları ve iç tüketimin bastırıldığını ortaya koyduğuna işaret eden Hao, ülke ekonomisine yönelik birçok zayıflatıcı faktör bulunduğunu, bu zayıflıkların kısa vadede ortadan kalkmayacak gibi göründüğünü söyledi.
Son gelişmeler karşısında PBoC Başkanı Yi Gang'ın emlak sektörüne yönelik endişeleri yatıştırıcı açıklamalar yaptığını, sistematik riskleri ve bulaşıcılığı engellemek için her yolu deneyeceklerini belirttiğini aktaran Hao, "Ülkenin bazı firmalar için temerrüt riskiyle karşı karşıya olduğu açık. Bu nedenle tek bir isim kaynaklı risklerin izole edilmesi ve emlak sektöründeki projelerin tamamlanmasının sağlanması yönünde bir yaklaşım var. Bize göre bu; tipik bir Çin yaklaşımı. Pekin yönetimi aşırı kaldıraç kullanan şirketleri cezalandırırken, finansal sistemi korumak için düzensiz bir temerrüt dalgasından da kaçınacaktır." diye konuştu.
Politika yapıcıların ileriye dönük olarak ekonomik büyüme ve finansal istikrar arasında yeni bir denge aradığını belirten Hao, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Genel olarak beklentiler borç kaldıracı konusunda sert kalmaya devam etse de bazı marjinal gevşemelerin ekonomi için güçlü ters rüzgarlara karşı koruma sağlaması beklenebilir. Piyasada, büyümedeki yavaşlamanın gelecek çeyrekte de devam edeceği yönünde görüş birliği oluşmuş durumda. Bu nedenle politika desteğinin kapsamını görmeyi bekleyeceğiz. Bizim beklentilerimizi şekillendiren faktörlere bakıldığında, ileriye dönük zayıf tüketim, kısıtlı politika desteği ve zayıflayan yatırımcı hissiyatı karşısında Çin için büyüme görünümü kasvetli olmaya devam ediyor. Bu da 2021 için yüzde 8,4'lük büyüme beklentimiz üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutuyor. Gelecek yıla ilişkin yüzde 5'lik büyüme beklentimizi ise koruyoruz."
"Genel politika duruşunda ani bir değişiklik beklemiyoruz"
Nordea Market Kıdemli Analisti Tuuli Koivu da Çin'de büyümenin baz etkisiyle 9 ayda yüzde 9,8 düzeyinde gerçekleştiğini, bunun hükümetin hedefi olan yüzde 6'nın oldukça üzerinde bulunduğunu ancak çeyreklik ve yıllık bazda bakıldığında rakamların zayıflamaya devam ettiğini söyledi.
Zayıf gerçekleşmenin arkasında yatan faktörlerin kısa vadede ortadan kalkmasının beklenmediğini aktaran Koivu, "Zayıf büyüme verilerinin arkasında birçok neden var, tek bir faktöre bağlamak oldukça zor. Devam eden salgın ve zayıf tüketici güveni hizmet sektöründe büyümeyi engellerken, sert politika duruşu ile enerji arzı ve gayrimenkul sektörüne ilişkin sorunlar yatırım ve üretimdeki büyümeyi zayıflattı. Bunlara birçok sektöre yönelik düzenleyici mekanizmaların devreye alınması da eklenince zayıf rakamlar ortaya çıktı." diye konuştu.
Koivu, Çin hükümeti her ne kadar yüzde 6'lık büyüme hedefini tutturma yolunda ilerlese de ekonomik görünüme yönelik birçok aşağı yönlü riskin bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Riskler devam ederken önümüzdeki aylarda politika duruşunun ne kadar gevşetileceğini göreceğiz. Hem para hem de maliye politikası duruşunun kademeli olarak gevşemesini beklememize rağmen yapısal sorunların gündemde kalmasıyla birçok sektörde zayıf büyüme devam edecektir. Mevcutta gayrimenkul sektörü için kredi koşullarının kademeli olarak gevşetilmesi bekleniyor. Diğer taraftan enflasyon görünümü de gelecek aylarda para politikasında gevşemeyi destekliyor. Biz, para ve maliye politikası duruşunun önümüzdeki aylarda bir miktar gevşemesini beklesek de genel politika duruşunda ani bir değişiklik olacağını düşünmüyoruz. Katı duruşun en azından Kış Olimpiyatları'na kadar devam edeceğini varsayıyoruz. Diğer taraftan Çinli liderler, Başkan Şi'nin görev süresinin muhtemelen 10 yıllık sınırın ötesine uzatılacağı Ekim 2022 parti toplantısına hazırlanıyor. Pek çok siyaset bilimci, Şi'nin önümüzdeki 12 ay içinde Çin'i ülkenin iddialı uzun vadeli hedeflerine götürebileceğini göstermesini bekliyor ve bu muhtemelen önümüzdeki yıl birçok yapısal değişikliğin olacağı anlamına geliyor. Bu nedenle Çin'deki siyasi risk seviyesinin yüksek kalmaya devam etmesinin, ekonomik büyüme rakamları üzerinde bir miktar soğutucu etki yaratması muhtemel."