İsrail'in Gazze'deki Deyr el-Belah'a sığınanları göçe zorlamasına tepki gösteren 27 uluslararası yardım kuruluşu, Gazze'de siviller, insani yardım çalışanları ve insani yardım operasyonları için gidecek yer kalmadığına dikkati çekti.

Uluslararası STK'lar, İsrail'in Deyr el-Belah'taki sivilleri göçe zorlamasına tepki gösterdi

Uluslararası yardım kuruluşları imzaladıkları ortak bildiride, Gazze'de altyapıya ve temel yardım malzemelerinin saklandığı depolara sahip Deyr el-Belah'ın İsrail'den gelen emirle zorunlu olarak boşaltılacağı belirtildi.

Deyr el-Belah'taki Gazzeliler ve insani yardım görevlilerinin daha önce de defalarca zorunlu göçe tabii tutulduğu hatırlatılan bildiride, bu uygulamaya insani yardım malzemelerinin tutulduğu depoların da dahil edildiği bildirildi.

Bildiride, "İsrail'in 13, 15, 16 ve 21 Ağustos'ta ilan ettiği sözde 'tahliye emirleri', Save the Children, Sınır Tanımayan Doktorlar, Oxfam ve Islamic Relief gibi kuruluşların operasyonlarıyla ActionAid, War Child, Danimarka Mülteci Konseyi ve WeWorld gibi kuruluşların Filistinli partnerleri gibi sayısız sivil toplum örgütünü etkileyerek yardım operasyonlarını engellemeye devam ediyor." ifadeleri kullanıldı.

İsrail'in 8-17 Ağustos arasında Han Yunus ve Deyr el-Belah'takileri göçe zorlamasının 17 sağlık kuruluşunun operasyonlarını da etkilediğine işaret edilen bildiride, hayati öneme sahip çocuk felci aşılama çalışmalarının da bu uygulamalardan etkileneceğinin altı çizildi.

Bildiriye imza atan uluslararası yardım kuruluşları, göçe zorlananların hayati yardım malzemelerine ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti.

"İnsani yardım çalışanlarının, ihtiyaca göre yardımlarını dağıtmasına izin verilmeli, taraflardan birinin, bir bölgeyi güvenli ilan etmesine göre değil." değerlendirmesi yapılan bildiride, çocuk felci aşısının her zamankinden daha fazla acil olduğu kaydedildi.

Bildiride, tüm tarafların insani yardım ihtiyaçlarını sağlama yükümlülüğü bulunduğu vurgulanarak, "İşgalci güç olan İsrail, işgal ettiği bölgelerdeki nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumludur. Buna, Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı tedbir kararlarıyla emrettiği gibi insani yardımları kolaylaştırmak ve yardım malzemelerinin güvenli şekilde sağlanmasını mümkün kılacak koşulları oluşturmak da dahildir." ifadelerine yer verildi.

Bildiride, şunlara yer verildi:

"Refah, mayısın başlarına kadar Gazze'nin zorlu yardım operasyonlarının ana merkezi olarak hizmet etmişti, İsrail güçleri oradaki kara operasyonlarını genişletti. Yardım kuruluşları operasyonlarını Deyr el-Belah'a taşımak zorunda kaldı. Gazze'nin kuzeyi yerle bir olmuşken, güneyi büyük ölçüde erişilemez durumdayken, artık sivillerin, yardım görevlilerinin ve kritik derecede ihtiyaç duyulan insani yardım operasyonlarının gidecek hiçbir yeri kalmadı."

Ortak bildiride açıklamalarına yer verilen Save the Children Orta Doğu Bölge Direktörü Jeremy Stoner, "İsrail, çocuk felci aşılarının girmesine izin verse bile Gazze'deki aşı kampanyasını yürütenlerin sürekli bir yerden bir yere savrulduğu bir ortamda etkili bir kampanyayı nasıl yürütür ve acil ihtiyaç duyan çocuklara nasıl ulaşabiliriz?" diye sordu.

Oxfam Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Sally Abi Khalil de "Gazze'deki Filistinliler, acımasızca yerlerinden edildi, sözde güvenli bölgelerin birinden diğerine zorla götürüldü, hayal edilemeyecek zorluklara ve kayıplara katlandı. Bunların içinde başka insanların hayatlarını kurtarmak için kendisini riske atan cesur insani yardım görevlileri de var." ifadelerini kullandı.

Ortak bildiriye aralarında Save the Children, Oxfam, Islamic Relief, ANERA, WeWorld ve Norwegian Church Aid gibi çoğu Avrupa ve ABD merkezli 27 yardım kuruluşu imza attı.
OGÜNhaber