ABD'de Barack Obama yönetimi, İran'ın Ortadoğu'daki etkinliğini artırması karşısında yetersiz kalmak ve bölgeyi İran'ın etkisine bırakmakla eleştiriliyor.
ABD'de Barack Obama'nın 8 yıllık başkanlık döneminin sonuna yaklaşılması, gözleri ilk siyahi başkanın ardında nasıl bir Ortadoğu ve dünya bırakacağı konusuna çevirdi.
"Arap Baharı"nın başlamasıyla tüm bölge için umut edilen demokrasi ve özgürlük beklentileri önce Mısır'daki darbe, ardından da Suriye ile Yemen'deki yıkım ve vekalet savaşlarıyla yerini karamsarlık ve kaosa bırakmış durumda.
Bölgede tüm bu gelişmeler yaşanırken Obama yönetiminin yaptıkları ve yapmadıkları çok tartışıldı.
Obama'nın başkanlık yaptığı 8 yıllık dönemde İran sahada hegemonyasını her geçen gün artırarak başta Irak olmak üzere Suriye, Yemen ve Lübnan'da söz sahibi oldu ve Rusya gibi kendisine masada yer buldu.
Başkan Obama'nın İran politikasını şiddetle eleştiren ve İran nükleer anlaşmasına karşı çıkanların başında 20 Ocak 2017'de başkanlık koltuğunu Obama'dan devralacak Donald Trump geliyor.
Trump, seçim kampanyası boyunca İran'ın Obama yönetimi sayesinde güçlendiğini dile getirmişti.
"ABD'nin Irak ve Suriye'yi İran'a teslim ettiğini" savunan Trump, "İran'ın ABD'ye bunun için teşekkür mektubu yazması gerektiğini" söylemişti.
İran'ın Irak ve Suriye'de artan etkisi
İran'ın bölgedeki etkinliğinin artmaya başlaması, ABD'nin Aralık 2011'de Irak'tan askerlerini çekmesiyle ivme kazandı ve Şii Başbakan Nuri el Maliki ile yakınlaşan İran, Irak'ta etkin bir rol oynamaya başladı.
Irak'ın İran ile yakın ilişkilerini ve Maliki'nin mezhepçi politikalarını Maliki'den sonra yönetime gelen Irak Başbakanı Haydar el İbadi de sürdürmeye devam etti.
ABD'nin eski Irak, Afganistan ve BM Temsilciliklerini yapan Zalmay Halilzad, "The National Interest" dergisinde yer alan makalesinde bu etkiye dikkati çekerek ABD'nin çekilmesiyle oluşan güvenlik boşluğunu İran'ın hızla doldurduğunu belirtti.
DEAŞ tehdidinin ardından bu etkinin daha da arttığını kaydeden Halilzad, "İran, bugün Bağdat'ta alınan ulusal güvenlik kararlarında başat etkiye sahiptir ve Irak'ın savaş gücünün büyük kesimi üzerinde etkindir." ifadelerini kullandı.
Yeni yönetimin tutum değiştirmesi bekleniyor
ABD'nin yeni seçilen başkanı Trump, seçim kampanyası sırasında, İran ile 5+1 ülkeleri arasında imzalanan nükleer anlaşmayı "tarihte müzakere edilen en kötü anlaşmalardan biri" ve "felaket" olarak nitelendirmişti.
Cumhuriyetçiler de anlaşmanın, İran'ın bölgedeki ekonomik gücünü artırması, ABD'nin müttefiki İsrail'in ve Ortadoğu'nun güvenliğini tehdit etmesi ve İran'ın bölgesel rakibi Suudi Arabistan ile ABD arasındaki ekonomik ilişkileri bozması gibi olasılıklara dair endişelerini ısrarla dile getirmiş ve Obama hükümetini suçlayıcı tavırlar sergilemişti.
ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarının kalkmasının ardından, Obama yönetimi İran'ın yaklaşık 50 milyar dolarlık alacaklarının serbest bırakılacağını açıklamıştı.
Eylül ayında da ABD Hazine Bakanlığı, uçak şirketleri Airbus ve Boeing'in İran'a yolcu uçağı satması önündeki engellerin kaldırıldığını duyurmuştu.
Söz konusu şirketlerin İran'a toplam 200'e yakın yolcu uçağı satabileceği belirtilirken, uçaklar sayesinde yaklaşık 80 milyonluk nüfusu olan ülkede ulaşımın ve ticaretin hızlanacağı bildiriliyor.