Hindistan'da dünyanın en büyük çiftçi eylemleri yaşanıyor. Yaklaşık 250 milyon çiftçi Neo-liberal tarım politikasına karşı ayaklandı.
Hint milleti epeydir Neo-liberal ve Hinducu Narendra Modi yönetimine karşı ayakta. Geçen yıl ağustos ayında Keşmir’in statüsü iptal edilince özellikle Keşmir bölgesinde birtakım büyük protestolar yaşandı. Ardından kasım ayında da Müslümanları Hint vatandaşı saymayan yeni bir vatandaşlık yasası çıkınca ülkenin dört bir yanında bu yasa aleyhinde eylemler düzenlendi.
Modi dönemi
Bu yaşanan protestolar her ne kadar yeni çıkmış gibi gözükse de aslında büyük bir birikmiş hoşnutsuzluğun ardından başladı. 16 Mayıs 2014’te açıklanan seçim sonuçlarıyla Hindistan’da Narendra Modi önderliğinde Bharatiya Janata Party (Hindistan Halk Partisi) dönemi başladı. Bu dönemin ilk zamanları Modi’nin miras aldığı Kongre Partisi politikaları bir adım öne götürmesinden ibaretti. Hindistan, BRICS’i kuran ülkelerden biriydi ve Rusya, Çin gibi ülkelerle ilişkileri ilerliyordu. Savunma alanında Rusya ile geçmişten gelen sıkı bağları vardı. SU-57 uçağını Rusya ve Hindistan birlikte yapmaktaydılar. Ancak bu politikalar bir süreç dahilinde terk edilmeye başlandı. Şu anda da Hindistan ve Çin’in ilişkileri Aksai Keşmir denilen bölge nedeniyle bir hayli gergin durumda.
İç politikada da Narendra Modi ve BJP’nin bir diğer önderi Amit Shah hem neoliberal anlayışlarla hazırlanan yasaları hem de Müslüman azınlığı dışlayan yasaları Hint milletine dayatmaya başladılar. Bu yasalardan özellikle Müslüman azınlığının aleyhine olanlar geçen sene büyük infiallere neden oldu. Ancak Hint milletinin Modi yönetiminden hoşnutsuzluğu sadece yıllardan boyu kaynaşmış oldukları ve Hint milletinin artık ayrılmaz bir parçası olan Müslümanların dışlanmasıyla sınırlı değildi.
Atlantik rotasına tepki
Modi yönetimi Hindistan’ın Avrasya’da durmadan ilerleyen rotasını Atlantik’e doğru kırmaya başladı. Bu da hem Hint milletinin iki ayrı uca parçalanmasını hem de neoliberal ekonomi politikalarını Hindistan’ın önüne getirdi. Bu politikaların bir yansıması olan “Yeni Tarım Yasalarından” bahsedeceğiz. Ancak, Atlantik rotasına giren Hindistan ilk hamlelerini dış politikada yaptı. Yıllardır bir sorun olan Keşmir’de çözüme Kongre Partisi döneminde çok yakınlaşmışken Keşmir’in statüsünü iptal etti. Avrasya rotasında ilerleyen Pakistan ile zaten mevcut olan düşmanlığını körükledi. Orada çözümsüzlüğün ve uzlaşmacılığın kapısını tekrar araladı. Sadece Pakistan değil, Keşmir bölgesinin yüzde yirmilik bir kısmına (Aksai Çin diye geçmektedir) egemen olan Çin ile de dış politikada bir Aksai Keşmir açmazı yarattı. Buradaki sınır anlaşmazlıklarını bahane edip elli dokuz Çin şirketinin Hindistan’da faaliyet göstermesini yasakladı. Bu şirketlerin ABD’li muadillerinin önünü açtı. Hint hükümetinin Hindistan’ın yaşam yeri olan Avrasya’dan çıkıp çökmekte olan Atlantik’e yönelmesi bunu da Hinduçulukla birleştirmesi Hint milletinde haklı bir tepkisellik doğurdu. Daha önce bahsettiğimiz neoliberal yasalarda bu hoşnutsuzluğu katladı. Onlardan en büyüğü olan “Yeni Tarım Yasalarına” karşı da Hint milleti ayaklandı.
Yeni Tarım Yasası
Yukarıda bahsettiğimiz Yeni Tarım Yasaları aslında iki ayrı yasadan oluşan bir bütündür. Bu yasalar "Çiftçilerin Ürün Satış ve Ticaretinin Teşvik Edilmesi ve Kolaylaştırılması Yasası", "Çiftçileri Koruma ve Güçlendirmeye Yönelik Fiyat Güvenceli Tarım Hizmetleri Yasası" olarak adlandırılan düzenlemelerdir. Bu iki yasa bir bütün olarak 20 Eylül günü Hindistan Meclisi’nin üst kanadı olan Rajya Sabha’dan geçti. Bu yasaların içeriği esasında çok uzun ve detaylı ama yakıcı olan kısmı ise ürün taban fiyatı uygulamasının kaldırılmasıdır. Bu uygulamada devlet bir ürünün taban fiyatını belirliyor ve şirketler de bu fiyat üzerinden ürünü alıyor. Yasa bir ürünün fiyatını belirleme yetkisi de çitçinin direkt diyalog kuracağı büyük kurumsal şirketlerin insafına bırakıyor. Kendi yetkisini şirketlere veriyor ve neoliberalizm olarak adlandırdığımız devleti küçültme yoluna gidiyor. Devleti tarımdan soyutluyor. Bugün Hint çiftçilerin genel itirazı da zaten yasanın bu kısmınadır. Mahsullerin fiyatının büyük şirketlerin insafına bırakılmasını istemiyorlar. Modi Hükümeti’nin Hindistan’ın vatandaşını piyasaya kurban etmeyen devletçi birikimini yıkmaya çalıştığını ifade ediyorlar. Bu da ekim ayında yaklaşık iki yüz elli milyon çiftçinin katıldığı büyük bir halk ayaklanmasına neden oldu.
Çiftçilerin talepleri
Çiftçiler çok net bir taleple ayaklandılar: Bu yasaların iptali. Bu yasaların ülke tarımını uluslararası şirketlere kurban edileceğinin farkındalar. Sadece bu kısa erimli neden de değil yukarıda tarif ettiğimiz gibi bu sürecin götüreceği yerin devletin küçülmesi olduğunun da bilincindeler. Bu sebeple de halk hareketi ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda (Tabii özellikle çiftçilerin yoğun olduğu Pencap eyaletinde). Hükümet birkaç kez yasada “küçük değişiklikler” önerdi ancak çiftçilerin bunu kabul etmeye pek niyetleri yok. Meselenin kökünden çözülmesini istiyorlar. Hükümetin vereceği tavizleri de pek önemsemiyorlar. Şimdilik ne çiftçiler tarafından atılmış ya da ileride atılacak somut bir “geri adım” yok.
Çiftçiler geri adım atmadıkça hükümetin aldığı tedbirler de sertleşiyor. Çiftçiler başkent Yeni Delhi’ye girmek için Delhi-Chalo (Haydi Delhi’ye) sloganı etrafında buluştular. Onlar başkente girmek istediklerinde karşılarında büyük bir polis kuvveti buldular. Öncü bir kuvvet başkente gidebildi ama büyük çoğunluk Haryana – Delhi sınırında bekliyor (Not: Haryana, Pencap ile Delhi arasında bir eyalet). Delhi-Chalo hareketi bir aydır devam ediyor. Tutuklamalar da bir hayli artmış durumda. En son polis departmanı Yeni Delhi yönetiminde bölgede bulunan 9 stadyumun geçici olarak hapishaneye dönüştürülmesini talep etti. Bu talep kabul edilmese de tutuklamaların boyutu hakkında bizlere bilgi veriyor. Tüm bu tedbirlere hatta stadyumları hapishane yaptıracak boyuta varan tutuklamalara rağmen çiftçiler mücadelelerine devam ediyorlar. Eylemlere katılan kişi sayı da her geçen gün artıyor. Hükümet de ise “anlaşabiliriz” sesleri yükselmeye başladı. Burada hükümetin direnci kırılmaya başlıyor. Hatta birkaç kez çiftçiler ile görüştüler ama daha önce de belirttiğim gibi çiftçilerin basit ricatlara kanmak gibi düşünceleri yok. Çiftçiler her geçen gün taleplerinin kabul edilmesine yaklaşıyorlar ama önlerinde çok yakıcı bir sorun var.
Çiftçilerin önündeki sorun
Şu an bu eylemlerin bir öncü partisi bulunmuyor. Belli başlı bölgelerde belli başlı önderler var denebilir. Ancak Kongre Partisi (Gandhi – Nehru Partisi) genel olarak protestolara destek veriyor ve kitlenin liderliğini yapmaya çalışıyor. Ancak, çeşitli sol partiler de bu büyük çiftçi kitlesinin içinde bulunuyor. Ortak bir liderlik bulunmuyor. Zaten genel hareketin içine yöneltilen en kapsamlı eleştiri de bu: Somut talepleri ileten tek bir önderliğin olmaması. Bu da Delhi-Chalo hareketini birden fazla parçası olan dağınık bir yapı olarak gösteriyor. Burada da BJP (Bharatiya Janata Party) bu dağınık gücü hemencecik yenebileceği yönünde bir propaganda ile aslında kendini olduğundan daha kuvvetli gösteriyor. Onun için çitçilerin önünde ilk önce bu liderlik sorunun çözülmesi bulunuyor. Yoksa bu talepler dağınık ses şeklinde kalacak. Burada gördüğümüz kadarıyla ortak bir liderlik yaratmak için çabalar var ama bu çabaların biraz daha hızlanması lazım.
Bu eylemler sadece iki yasa üzerinden çıkan eylemler değiller. Böyle okursak çok büyük bir yanılgıya düşeriz. Daha önce de ifade ettiğim bu eylemler gibi Hint milletinin Hindistan’ın Atlantik rotasında payanda olmasına bir tepkisi. Hint milleti çözümün Asya milletlerinin yarattığı devletçi birikimde olduğunu görüyor. Atlantik’in artık allarla boyanmış “serbestliğini” istemiyor. Devletin piyasada denetleyici ve düzenleyici olduğu, kendi insanına sahip çıktığı düzeni istiyor. Sadece bu değil Atlantik’in Hindistan’da milleti etnik – dinsel kalıplar üzerinden parçalayan politikalarına karşı da çok büyük bir direnç oluşuyor. Tüm bunlar da çok basit bir denklemi ortaya koyuyor. Bu eylemler başarılı olursa Hindistan’ın Atlantik’e payanda olmasının önü kesilir. Hindistan Asya’daki onurlu yerini tekrar alır. O sebeple buradan çıkacak başarı Avrasya Cephesi’nin bir başarısı olacaktır.
Hindistan'dan çiftçi protestolarına destek veren ünlülere 'sorumsuzca' tepkisi
Hindistan, ülkedeki çiftçi eylemlerine destek veren dünyaca ünlü isimleri eleştirerek, sansasyonel sosyal medya etiketleri ve yorumlarının cazibesinin özellikle de ünlüler tarafından kullanılmasının sorumsuzca olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Hindistan Dışişleri Bakanlığı, yeni tarım yasalarını protesto eden çiftçilere aralarında Barbadoslu şarkıcı Rihanna, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg ve ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris gibi isimlerin yer aldığı dünyaca ünlü kişilerin sosyal medya üzerinden destek vermesi nedeniyle açıklama yaptı.
Yeni yasaların çiftçilerin pazara ulaşım imkanlarını artırmanın yanı sıra çiftçilere ekonomik ve ekolojik sürdürülebilirlik açısından yeni imkanlar sunduğu belirtilen açıklamada, "Küçük bir çiftçi grubunun buna itirazı vardı. Bu görüşlerine saygı duyan Hindistan hükümeti o grupların temsilcileriyle 11 tur görüşme gerçekleştirdi." ifadesi kullanıldı.
Bu grupların kendi isteklerini yerine getirmek için Hindistan Milli Günü'nde dahi şiddet eylemlerine başvurduğuna işaret edilen açıklamada, bazı grupların uluslararası destek arayışına girdiğine dikkat çekildi.
Açıklamada, birçok yerde Mahatma Gandi heykellerinin tahrip edildiği, bazı güvenlik güçlerinin ise yapılan saldırılarda ağır yaralandığı belirtildi.
Bakanlık açıklamasında, bu protestolara destek veren dünyaca ünlü isimlere yönelik ise "Bu tür konularda yorum yapmak için acele etmeden önce gerçeklerin tespit edilmesini ve konuların doğru anlaşılmasını isteriz. Sansasyonel sosyal medya etiketleri ve yorumlarının cazibesinin özellikle de ünlüler tarafından kullanılması sorumsuzca ve doğru değil." ifadesine yer verildi.