Hollandalı avukat Barbara van Straaten, 20 Filistinli adına yaptığı başvuruda, İsrail'in UCM'ye yönelik tehdit ve yıldırma iddialarının, Hollanda mahkemelerinin yargı yetkisi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Filistinliler, İsrail'in UCM'ye yönelik tehditlerini Hollanda Savcılığı'na taşıdı

Hollanda'daki Filistinliler, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) İsrailli yetkililer aleyhine sürdürdüğü soruşturmaların engellenmesine yönelik casusluk ve yıldırma faaliyetlerinin araştırılmasını istedi.

Hollandalı avukat Barbara van Straaten, 20 Filistinli adına UCM'ye yönelik tehdit ve yıldırma iddialarını Hollanda Savcılığı'na (OM), taşıdıklarını bildirdi.

UCM'nin Filistin topraklarındaki savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin yürüttüğü soruşturmayı hedef alan tehditlerin mahkeme personelini baskı altına aldığı düşüncesindeki 20 Filistinli, konunun Hollanda yargı mercilerince incelenmesini talep etti.

Filistinli grubun avukatı Barbara van Straaten, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şikayetin Roma Statüsü'nün 70. maddesine ve Hollanda ceza hukukuna dayandığını belirtti.

Van Straaten, "Roma Statüsü'ne taraf tüm devletlerin, adaletin sağlanmasına karşı işlenen suçları kendi ulusal yasalarına dahil etmeleri gerekiyor. Hollanda da bunu yaptı. UCM ve dolayısıyla savcılık Hollanda topraklarında bulunduğundan, adaleti engelleme suçu Hollanda topraklarında gerçekleşti ve bu nedenle Hollanda mahkemeleri yargı yetkisine sahip olacak." dedi.

Barbara Van Straaten, Hollanda makamlarına sundukları şikayet ile ilgili UCM'yle işbirliği yapmadıklarını ancak soruşturmanın ileriki aşamalarında, Mahkemenin Hollanda makamlarıyla işbirliği yapacağını umduklarını ifade etti.

Avukat Van Straaten, "UCM'nin Filistin soruşturmasını tarafsız ve engelsiz şekilde yürütebilmesi, özellikle bu davada çok önemli. Batı Şeria ve Gazze'deki Filistinliler, İsrailliler gibi tarafsız ve bağımsız bir hukuk sistemine erişemiyor. UCM'nin soruşturması, (İsrail yargısı) bağımsızlığı ve tarafsızlığı garanti ettiği için tam da bu nedenle çok önemli" diye konuştu.

Van Straaten, şikayetlerinde potansiyel failleri işaret etmediklerini, bunun yerine savcılıktan durumu soruşturmasını istediklerini sözlerine ekledi.

UCM Savcılık Ofisi Basın Sözcülüğü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Mahkemeye yönelik baskı ve tehdit eylemlerinin derhal sona erdirilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Savcılık, yetkililerinin tehdit edilmesi ve sindirilmesi yoluyla faaliyetlerini uygunsuz bir şekilde etkilemeye yönelik devam eden girişimlerden derin endişe duymaya devam etmektedir. Roma Statüsü'nün 70. maddesi uyarınca adaletin sağlanmasına karşı bir suç teşkil edebilir." ifadesini kullandı.

UCM Savcılığı, Mahkemenin güvenliğiyle ilgili konularda ev sahibi devlet ve ilgili paydaşlarla işbirliği içinde çalışmalarını sürdüreceğini bildirdi.

Mossad'ın UCM'yi tehdit ettiği iddiası
İsrail'in istihbarat teşkilatı Mossad'ın eski Başkanı Yossi Cohen'in, İsrail aleyhine başlatılan soruşturma öncesi eski UCM Başsavcısı ile gizli görüşmeler yapıp onu soruşturmadan vazgeçirmek için tehdit ettiği basında yer almıştı.

İngiliz The Guardian gazetesinin haberine göre, 2012-2021 döneminde UCM Başsavcısı olarak görev yapan Fatou Bensouda, 2021'de İsrail'in Filistin topraklarında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediği gerekçesiyle soruşturma başlatmıştı.

Ön incelemesi 2016'da başlatılan soruşturma için devreye giren Mossad'ın o dönemdeki başkanı Yossi Cohen, iddiaya göre, Bensouda ile gizli görüşmeler yaparak, soruşturmanın İsrail askeri personeline yönelik tehdit oluşturacağını savunmuştu.

Gazeteye konuşan İsrailli kaynaklar, buradaki amacın Bensouda ile uzlaşmak ya da onu İsrail'in talepleriyle ilgili işbirliği içinde bulunacak biri haline getirmek olduğunu dile getirerek, Cohen'in, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun gayriresmi habercisi gibi çalıştığını kaydetmişti.

Bensouda, Cohen'in "ısrarcı ve tehditkar davranışlarını" UCM'nin bazı önde gelen yetkililerine anlatırken, bu durum 4 farklı kaynaktan da doğrulanmıştı. Bu kaynaklardan üçü, Cohen'in, UCM'deki soruşturma için Bensouda'ya birçok kez baskı yaptığını doğrulamıştı.

UCM kaynakları ise Cohen'in, Bensouda'ya, "Bize yardım etmelisiniz ki biz de sizinle ilgilenelim. Kendinizin ve ailenizin güvenliğini tehlikeye atacak şeylere bulaşmak istemezsiniz." dediğini iddia etmişti.

İki farklı kaynağa göre Mossad, Bensouda'nın eşine ait bazı gizli kayıtların dökümünü de ele geçirmişti. Kaynaklar, İsrail'in daha sonra bu belgeleri Bensouda'yı itibarsızlaştırmak için kullandığını öne sürmüştü.

Hollanda, İsrail Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığına çağırdı
Hollandalı milletvekili Kate Piri tarafından sunulan yazılı soru önergesinde, Hollandalı bakanlardan, İsrail'in, UCM'ye yönelik casusluk ve yıldırma faaliyetlerini araştırmaları talep edilmişti.

Hollanda Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Hollandalı milletvekillerinin, İsrail'in, UCM'ye karşı casusluk ve yıldırma faaliyetlerine yönelik sorularına verilen yanıtta, İsrail'in Lahey Büyükelçisi'nin Bakanlığa çağrıldığı belirtilmişti.

Piri'nin Dışişleri, İçişleri ve Adalet Bakanlıklarına yönelttiği soruya üç bakanlığın verdiği ortak yazılı cevapta, "(İsrail Büyükelçisi'nin) The Guardian ve +972 Magazine'de yer alan iddialarla ilgili olarak (Hollanda) Dışişleri Bakanlığına bilgi vermesi istenmiştir." ifadesine yer verilmişti.

Hollanda'nın, UCM'nin yaptığı soruşturmaların engellenmesinden duyduğu rahatsızlığın İsrailli büyükelçiye iletildiği kaydedilen açıklamada, "Hollanda'nın haberlerle ilgili endişeleri iletilmiştir." bilgisi paylaşılmıştı.

Hollanda hükümetinin, UCM ve diğer kurumlara yönelik casusluk faaliyetlerini, "istenmeyen bir dış müdahale biçimi ve tamamen istenmeyen bir durum" olarak değerlendirdiği aktarılan açıklamada, Bakanlığın, UCM ile çeşitli güvenlik endişelerinin ele alındığı iletişimi sürdürdüğü vurgulanmıştı.
OGÜNhaber