Filistin kökenli ABD'li tarihçi Halidi, The Guardian gazetesine verdiği röportajda, Columbia Üniversitesindeki görevinden emekliye ayrılma kararını ve akademinin İsrail-Filistin konusuna yaklaşımını değerlendirdi.İsrail'in Gazze'y...

Filistinli-ABD'li tarihçi Raşid Halidi ABD'nin İsrail'e karşı tavrı nedeniyle emekliye ayrılacağını duyurdu

Filistin kökenli ABD'li tarihçi Halidi, The Guardian gazetesine verdiği röportajda, Columbia Üniversitesindeki görevinden emekliye ayrılma kararını ve akademinin İsrail-Filistin konusuna yaklaşımını değerlendirdi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı düzenlenen öğrenci protestolarına destek veren ve bu mücadelenin tarihi öneme sahip olduğunun altını çizen Halidi, "Tarih, öğrencilerin doğru tarafta olduğuna hükmedecek ve öğrencilerin cesaretlerini haklı çıkaracak." değerlendirmesinde bulundu.

Halidi, İsrail Başbakanı Golda Meir'in 1960'ların sonlarında Yale Üniversitesine yaptığı bir ziyarette "Filistinliler diye bir şey yok" şeklindeki ifadesine sadece 4 kişinin karşı çıktığını aktararak, bu 4 kişiden birinin de kendisi olduğunu belirtti.

Meir'in yaklaşık bin öğrenci tarafından büyük bir coşkuyla karşılandığını kaydeden Halidi, bugün durumun tam tersine döndüğünü vurgulayarak "Şimdi İsrail'i protesto eden binlerce öğrenci varken destek veren sadece birkaç kişi." ifadesini kullandı.

Halidi, akademide Filistin meselesine yaklaşımdaki değişimin çeşitli nedenleri olduğuna işaret ederek, İsrail-Filistin konusunun öğretilme biçiminin değiştiğinin ve yeni nesillerin geleneksel medyaya karşı derin güvensizlik duyduğunu dile getirdi. Halidi ayrıca genç neslin, politikacıların ve medyanın dayattığı yalanlara karşı daha şüpheci olduğunun altını çizdi.

"Artık bu çarkın dişlisi olmak istemiyorum"
Gençlerin Filistin'e destek için dünya çapında başlattığı protestoların önemine değinen Halidi, son dönemde yaşanan değişimi, hem Filistinliler hem de İsraillilerin yaşadığı trajedileri anlamak ve medya ile politikacıların "iki yüzlü" tavırlarını sorgulamak açısından önemli bulduğunu belirtti.

Halidi, akademide geçirdiği uzun yılların ardından yüksek öğretimin ticarileşmesinden duyduğu rahatsızlığa vurgu yaparak, "Artık bu makinenin bir dişlisi olmak istemiyorum. Bir süredir, yüksek öğretimin bir yazar kasaya dönüşmesinden hem tiksindim hem de dehşete düştüm." ifadesini kullandı.

Üniversitelerin artık kar amacı güden kurumlar haline geldiği görüşünü paylaşan Halidi, akademide eğitim ve pedagojiden ziyade, kar getiren araştırmalara öncelik verildiğini kaydetti.

"ABD, Filistin'e karşı yürütülen savaşın tarafı"
Halidi, Filistin konusunun sadece Filistinlilerin sorunu olmadığını, ABD'nin İsrail'e verdiği destekle bu süreçte önemli rol oynadığını belirterek, ABD'nin bu pozisyonunu değiştirmediği sürece Filistinlilerin egemenlik ve bağımsızlık kazanmasının mümkün olmadığına dikkati çekti.

Oslo barış görüşmelerinin başarısızlığa mahkum edildiğini, bunun arkasında İsrail'in gücü ve ABD'nin süreçteki rolü olduğunu dile getiren Halidi, Filistin lideri Yaser Arafat ve ekibinin, ABD'yi dürüst bir ara bulucu olarak görmelerinin büyük bir hata olduğunu ifade etti.

İsrail'in artık ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin desteği olmadan bu kadar çok Filistinliyi öldüremeyeceğinin altını çizen ünlü tarihçi, "ABD, İsrail'e yeşil ışık yakıyor. Filistin'e karşı yürütülen savaşın bir tarafı. Bir Amerikalı olarak beni harekete geçiren de bu. Bunu sadece Filistinli olduğum için yapmıyorum, Amerikalı olduğum için yapıyorum. Çünkü bundan hepimiz sorumluyuz." değerlendirmesinde bulundu.

"Sistematik, kitlesel mülksüzleştirme ve hırsızlık"
Halidi, ailesine ait Kudüs'teki tarihi bir mülke aşırılık yanlısı İsrailli yerleşimciler tarafından baskın düzenlendiğini aktararak, 18. yüzyıldan beri kendilerine ait olan evin kuzeninin vefatının ardından boşaltıldığını belirtti.

İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilerin mülklerini ele geçirmek için stratejik davrandıklarını ifade eden Halidi, yerleşimcilerin mülkleri ve ölüm ilanlarını takip ettiklerini ve fırsat bulunca harekete geçtiklerini anlattı.

Halidi, özellikle 1948'de yaşanan Nekbe'den (Büyük Felaket) bu yana Filistinlilerin topraklarından sistematik olarak çıkarıldığına işaret ederek, "Mülkün bize ait olduğuna dair lehimize bir mahkeme kararı var ancak bu insanlar yasaları, hukuku ve mahkemeleri ayaklar altına alıyor, polis ve hükümet tarafından destekleniyor." ifadesini kullandı.
OGÜNhaber