AA -
Uzmanlar, son dönemde Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan olumlu gelişmelerin önemli olduğunu, bununla birlikte iki ülke arasındaki barışın Keşmir meselesinde düğümlendiğini belirtiyor.
Şubat ayında Hindistan ile Pakistan arasında imzalanan Keşmir sınırındaki ateşkese "mutlak riayet edilmesi" konusundaki anlaşma ile başlayan iki rakip ülke arasındaki olumlu adımlar, akıllara İslamabad ile Yeni Delhi arasında bir barışın mümkün olup olmayacağı sorusunu getirdi. Keşmir'de varılan anlaşmanın ardından Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Pakistan Başbakanı İmran Han'ın karşılıklı mektuplaşmaları iki ülke arasında buzların erimeye başladığına dair yorumlara yol açtı.
31 Mart'ta Pakistan, yaklaşık 2 senenin ardından Hindistan'dan şeker, pamuk ve iplik ithalatına onay vermiş, dün ise bu kararın Cammu Keşmir'in özel statüsüne ilişkin karar iptal edilene kadar ertelendiği açıklanmıştı. Pakistan'ın Hindistan ile ticareti erteleme kararı, ülkedeki muhalefet partilerinin Hindistan ile yaşanan gelişmelere karşı seslerini yükseltmesinin ardından gelmişti.
Pakistan Cemaat-i İslami Partisi lideri Siracül Hak, sosyal medyada yaptığı açıklamada, "Keşmirlilerin katili Narendra Modi" ile yazışmaların sebepsiz olmadığını belirterek Başbakan Han'a ülkenin politikasındaki değişikliğin sebebini millete anlatması çağrısında bulunmuştu. Eski İçişleri Bakanı ve muhalefetteki Pakistan Müslüman Ligi-Navaz'ın (PML-N) Genel Sekreteri Ahsan İkbal de Hindistan'ın 5 Ağustos 2019'daki Cammu Keşmir kararını tersine çevirmeden Pakistan'ın bu ülke ile ticaret başlatmasını sorgulamıştı. İkbal, hükümetin bu adımının arkasındaki sebepleri öğrenmek istediklerini belirtmişti.
"Hindistan Keşmir'i konuşmaya hazır değil"
Yaşanan gelişmelerin ardından Pakistanlı uzmanlar, iki ülke arasındaki olumlu gelişmelerin önemli olduğunu ancak muhtemel bir barışın Keşmir meselesinde düğümleneceğini belirtiyor.
Emekli Korgeneral Amcad Şoayb, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hindistan ile Pakistan arasındaki son gelişmeleri "iyi yönde ilerleme" olarak değerlendirerek "Pakistan, Keşmir meselesini mutlak surette ele almak istiyor. Hindistan ise bunu konuşmaya hazır değil." dedi.
Şoayb, Cammu Keşmir'de demografik bir değişiklik yapıldığını anımsatarak Hindistan’ın çeşitli yerlerinden çok sayıda Hindu nüfusun Keşmir'in nüfusuna geçirildiğini belirtti. Bölgeye getirilen Hindu nüfusun orada yaşamadığını ancak oy kullanma hakkına sahip olacağını dile getiren Şoayb, bunları göz önünde bulundurarak iki ülke arasında yaşanan son gelişmelerden çok fazla ümitvar olmadığını ifade etti.
Gerilimin düşmesinin 3 sebebi
Şoayb, Hindistan'ın Pakistan ile gerilimi düşürmeye iten 3 sebep olduğunu vurgulayarak bunlardan ilkinin Yeni Delhi'nin Pekin ile yaşadığı sınır sorunu olduğunu söyledi. Hindistan'ın Çin ile sınır sorununda ciddi zorluk çektiği değerlendirmesinde bulunan Şoayb, Hindistan’daki entelektüeller ve düşünce kuruluşlarının iki cephede savaşmaya gerek kalınmaması için Yeni Delhi'ye İslamabad ile gerilimi yatıştırmalarını tavsiye ettiklerini ifade etti.
Şoayb, bir diğer sebebin ise Pakistan'ın Afganistan'daki barış sürecinde Hindistan'ın varlığına muhalefet etmesi olduğunu dile getirerek ABD'nin Hindistan'ı bu sürece dahil etmek istediğini, Pakistan'ın ise buna karşı durduğunu söyledi.
Hindistan'ın Pakistan'dan Afganistan'daki süreçte Yeni Delhi'nin varlığına karşı durmamasını istediğini vurgulayan Şoayb, gerilimi düşürmede bunun bir etken olduğuna dikkati çekti.
"Keşmir halkının iradesi reddedilmemeli"
Şoayb, Hindistan'da çiftçi protestolarının ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının ülkeyi ekonomik olarak etkilediğine işaret ederek Hindistan'ın Pakistan'a karşı duruşunu yumuşatmasında bunlarında etkili olduğunu ve İslamabad'ın da bu fırsatı yakalamaya çalıştığını ifade etti.
İslamabad yönetiminin Hindistan ile ilgili Pakistan’da terörü finanse ettiğine dair bir dosya hazırladığını ve bunu çeşitli uluslararası kuruluşlara teslim ettiğini hatırlatan Şoayb, "Hindistan bunu değerlendiriyor olmalı. İnsanların Hindistan’ın terörü finanse eden bir devlet olduğunu öğrenmek üzere. Bu sebeple bunu da etkisiz hale getirmek isterler." diye konuştu.
Şoayb, Hindistan Başbakanı Modi'nin gönderdiği mektuptaki ifadeler dolayısıyla bu sürecin barışa gideceği konusunda karamsar olduğunu kaydederek "Keşmir ile ilgili ise Birleşmiş Milletler (BM) kararlarını görmezden gelirseniz tüm mesele biter. Keşmir halkının iradesi asla reddedilmemeli." dedi.
"Plebisiti manipüle etmek için Keşmir'de değişiklik yapılıyor"
İslamabad Çatışma Çözüm Enstitüsü (IICR) Kurucusu Sabah Aslam, Yeni Delhi'nin Cammu Keşmir'in statüsünü 5 Ağustos 2019’dan önceki durumuna geri çevirmesi gerektiğine işaret ederek Hindistan bu kararını yeniden gözden geçirmediği sürece iki ülke arasında bir barışın gerçekleşmeyeceğini söyledi.
Aslam, Hindistan'da RSS'in (Hindu milliyetçisi çeşitli grupların çatı örgütü Ulusal Gönüllüler Organizasyonu) bölgesel barış ve iş birliğini boğduğu değerlendirmesinde bulunarak Hindistan yönetiminin "teolojik köktencilikten" ve "azınlıklara yönelik insanlık dışı" davranışlardan kaçınması gerektiğini belirtti. Hindistan'ın uzun süreli bir barış istiyorsa olgun bir devlet rolü oynaması gerektiği aktaran Aslam, gelecek günlerde iki ülke arasındaki gerilimi daha da düşürmek için birden fazla cephede ikili toplantıların yapılmasının beklendiğini dile getirdi. Aslam, Keşmir'deki demografik yapının değiştirildiğini vurgulayarak "Hindistan plebisit sonuçlarını manipüle etmek için Cammu Keşmir'deki demografik yapıyı değiştiriyor." dedi.
"Yeni Delhi, Afganistan'daki payını güvence altına almak istiyor"
İslamabad Stratejik Çalışmalar Enstitüsü (ISSI) uzmanlarından Asadullah Han, Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan olumlu gelişmelere rağmen bir barış sürecinin başlamasının beklenemeyeceğini anlatarak bununla birlikte bu küçük adımların ilişkilerdeki boşlukları da ortadan kaldıracağını söyledi. Han, Hindistan'ın Afganistan’daki çıkarları nedeniyle buradan çıkmak istemediğini ve bu sebeple Pakistan’a küçük bir normalleşme penceresi açtığını dile getirerek Yeni Delhi'nin Afganistan’daki payını güvence altına almak istediğini ifade etti.
"Keşmir'de somut gelişme fazla iyimser"
İslamabad Politika Araştırması Enstitüsü (IPRI) analistlerinden Kaşun Liza da Pakistan’da jeopolitikadan jeoekonomiye doğru bir paradigma kayması olduğuna işaret ederek "Bu, sivil-asker liderliğinde geleneksel güvenlik anlayışından ekonomik güvenlik ve insan güvenliği anlayışına bir geçişi simgeliyor." dedi.
Liza, bölgesel ekonomik bağlantıdan faydalanmak için bölgesel barış ve istikrar gerektiğine dikkati çekerek "Bu stratejik paradigma değişikliği ileriye dönük diyaloğa doğru ilerlemenin nedenlerinden biridir." diye konuştu.
Keşmir üzerinde bir diyaloğun dahi büyük bir umut olduğunu belirten Liza, "Bir diyalog başlasa bile Keşmir’de somut bir gelişme beklemek fazla iyimser olur." ifadelerini kullandı.
Liza, iki ülke arasında daha öncede çeşitli diyaloglar kurulduğunu ve Keşmir, terörizm ve Siaçen gibi meselelerin çözülmeden kaldığını anımsatarak 5 Ağustos 2019'dan sonra Keşmir çatışmasının dinamiklerinin değiştiğini ve Hindistan'ın bu kararını geri çevirmemede kararlı göründüğünü söyledi.
Modi ve Han karşılıklı mektuplaşmıştı
Hindistan Başbakanı Modi, Pakistan Başbakanı Han’a 23 Mart’ta gönderdiği mektubunda şunları kaydetmişti: "Komşu ülke olarak Hindistan, Pakistan halkıyla samimi ilişkiler arzuluyor. Bunun için terörden ve düşmanlıktan arındırılmış bir güven ortamı şart. Ekselansları, insanlık için bu zor zamanda, size ve Pakistan halkına Kovid-19 salgınının zorluklarıyla başa çıkmanız konusunda en iyi dileklerimi iletmek istiyorum. Ekselansları, lütfen bunları en yüksek saygımın ifadeleri olarak kabul edin."
Dün, Pakistan Başbakanı Han, Hindistan Başbakanı Modi’ye gönderdiği mektupta, "Güney Asya’da kalıcı bir barış ve istikrarın, Hindistan ve Pakistan arasındaki sorunların ve özellikle Keşmir meselesinin çözümüne bağlı olduğuna inanıyoruz." ifadelerine yer vermişti.
Han, Pakistan halkının aralarında Hindistan’ın da bulunduğu tüm komşularıyla barışçıl ve iş birlikçi ilişkiler arzuladığını belirtmişti.
Keşmir sorunu
İngiltere, 1947'de sömürge olarak yönettiği Hindistan'dan çekilirken o dönemde bir prenslik olan Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı. Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi. Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı. Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20'lik bir kısım ise sınırdaş Çin'in hakimiyetine verildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halk oyuyla belirlenmesini öngörüyor. Hindistan, halk oylamasına karşı tutum benimserken Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.
Uzmanlar Pakistan ile Hindistan arasında barışın Keşmir meselesinde düğümlendiğini belirtiyor
Emekli Korgeneral ve Savunma Analisti Amcad Şoayb, 'Pakistan, Keşmir meselesini mutlak surette ele almak istiyor. Hindistan ise bunu konuşmaya hazır değil.' dedi.
Yorum Yazın